Ummadığım hatta adını bile hatırlayamadığım bir ülkenin ismi dolaşıyordu arkadaşlarımın dilinde... Bu ülkenin ismi LETONYA idi. Haydar bana ilk Letonya'ya gideceğini söylediği an bana da dedi ki sen de gel tabi ki bu teklif benim için çok özel bir teklifti. Çünkü ben de Mardin Gençlik Ve Kültür Evi'nin sevgili Yusuf'un ve Serdar’ın ve diğer Mardinli gençlerin yapmış olduğu projede yer alabilmek bana heyecan veriyordu... Benim için biraz zor oldu gelmek Letonya'ya çünkü şengey vizesi almak zorundaydım esimle İtalyan konsolosluğuna başvurduk önce ve vizeyi de aldıktan sonra 6 saatlik İtalya yolculuğu yaptım çünkü A.B birliği ülkesi olan İtalya'ya giriş yapmam lazımdı...Sabahın 5'inde uyandım ve havaalanına gittim... Adim adım Letonya'ya ulaşacağım ve arkadaşlarımı göreceğim için çok büyük bir haz alıyordum; bu çekilmez yolculuktan... hele hele Haydar’ı göreceğim için daha çok mutluydum... İşin kötü tarafı benim uçağım aktarmalıydı önce Zürih-Prag sonra da Riga... 2 saatlik yolculuktan sonra Prag'a varmıştım... Ama ne yazık ki hayatım boyunca Prag Havaalanı gibi düzensiz bir havaalanına gitmemiştim daha önce ve onun için de zaten uçağı kaçırdım :) inanılmaz bir şekilde strese girdim zaten aynı zamanda bizim gençlerin de Diyarbakır ve İstanbul uçaklarında sorun vardı ben de bu projede de bir aksilik var dedim... Tam 7 saat sonra ikinci uçağı yakaladım ve Riga'ya uçtum... Riga Havaalanı bir oda büyüklüğündeydi sanki o kadar küçüktü onun için problem yaşamadan orda beni ve Finlandiya gurubunu karşılamak üzere bekleyen taksici arkadaşı bulmakta zorluk çekmedim.
Finlandiyalı arkadaşlar geldikten sonra arabaya binip 4 saat süren yolculuktan sonra Daugavpils'e ulaştık:) hele şükür dedim içimden sonunda vardık... Çok ama çok yorgundum ve stresli bir gün geçirmiştim... Ve Mardin grubu da gelmemişti yalnız bir şekilde odama çekildim, gerçi beklediğim bir oda tipi değildi yani aslında rahat değildi odalar... İlk defa bir yatağın boyu benim için kısaydı. Kaldığımız bina bir okulun yurduydu bakımsız binaydı... Eski Sovyetler Birliği savaşlarından sanki en çok darbeyi alan o binaydı:) sabah uyandığımda yasak olmasına rağmen alışkanlıktan dolayı sigaramı yaktım pencereden de dışarıyı gözetleyerek sigaramı yavaş yavaş zevkle içtim... Viki adında bir koordinatör sabah sabah kapıyı çaldı haydi gezmeye dedi :) çok zevksiz bir gün geçirdim çünkü Mardin grubu olmadan zevk alamıyordum... Akşama doğru Mardin grubu gelince Letonya’yı daha çok sevdim kendimi yalnız hissetmiyordum artik. Hepsine sarıldım ve özellikle Haydar’a çok sarıldım ve hasret giderdim... Ne iyi ki Haydar ve Şeyhmus benim odamda kalıyorlardı... İlk gecemiz çok güzel geçti sohbetler yaptık ve yan odadaki Letonyalı bacılarımızla tanışık sohbet ettik. Keyifli bir geceden sonra yattık. Sabah Haydar’la ve Şeyhmus’la uyanmak beni gerçekten çok mutlu etmişti çünkü İsviçre’de geçirdiğim günlerden dolayı çok stresliydim ve hemen sabah kahvaltısını yaptıktan sonra gecikmeli bile olsa projenin 1. günü başlıyordu.
Projenin 1. günü Letonyalı arkadaşların programıyla başladı. Pek beğenmedim doğrusu çünkü profesyonel bir sunum ve program yapamadılar. Dil sorunum olmadığı için hemen Finlandiyalı ve Letonyalı insanlarla kaynaştım. İçeride ki insanlardan çok benim ilgimi çeken dışarıdaki insanlardı kaldığımız yerde genelde öğrenciler hep dışarıdaydı sabah öğlen aksam gece onlar hep dışarıdaydı :) çok samimi ve çok arkadaş canlısı gençlerdi. Dikkatimi çeken şeylerden birisi de bu gençlerin sürekli alkol almaları ve sigara içmeleriydi, yani onlar için okuldan daha önemli olan şey alkol ve sigaraydı... ve Dakka da bir insanlardan sigara istemeleri de dikkat çekiciydi :) ben yaklaşık 10 paket sigara dağıttım:) ve bir dikkat çekici olay daha gençler cep telefonlarını ellerinde dolaştırarak müziği de son haddine kadar açarak gezerlerdi ama hep ayni sokaklarda volta atarak… Çok ama çok ilginç bir ülkeydi Letonya. Marketleri, yemekleri, ulaşım zorluğu ve güzel kızları… Özelikle let denilen paraları çok değerliydi ve ben ilk para bozdurduğumda sok olmuştum hemen hemen sterlin ile ayni değerde. Projeyi aktif olarak takip ediyordum. Ve projenin amacına yönelik yapıldığından emindim. Her şey programlı bir şekilde yürüyordu Serdal’ın ve Yusuf’un bu proje için çabaları beni harbiden çok sevindirdi. Onlara bu yazı aracılığıyla tekrar teşekkür etmek istiyorum. Aslında bu projede bütün Mardinli gençlerimiz güzel işler çıkardı. Haydar sanatçı kişiliğiyle ortamı ve insanları değerlendirdi. Şeyhmus tarihçi sıfatıyla tarihi irdeledi, Sadık içtenliğiyle ve esprileriyle ortamı şenlendirdi, Beşir bizim suskun çocuğumuz sakinliğimizi ve dinleme kabiliyetimizi sergiledi, Nebile’miz güler yüzüyle gülümsemeyi bize hatırlattı, Meleğimiz bize akıllıca nasıl davranılır nasıl yaşanılır örnekler sundu, Serabımız da bize bazen ağlamayı bazen çekingenliği bazen de duysallığı hatırlattı. Ya Yusuf, Serdal. Yusuf ve Serdal da bizlere bu proje içerisinde zorlukların üstesinden gelebilmeyi, grupça yasayabilmeyi, sahiplenmeyi ve arkadaşlığın önemini hatırlattılar. projenin en sevdiğim tarafı önyargıları konuşmamız ve herkesin bu konuda fikir beyan etmesi oldu. Projenin amacı doğruydu ve proje amacıyla beraber doğru orantılı bir şekilde devam etti ve bitti.Günler geçtikçe arkadaşlıklar daha da çok güçleniyordu ve artik ayrılık zamanın gelmesini kimseler istemiyordu. Bu çok acı verici bir tablo haline gelmişti. Bir haftalığına Letonyalı olmuştuk artik çünkü metabolizmamız Letonyalıların yemeklerini eritiyordu, ciğerlerimiz Letonya havasını soluyordu, rüyalarımızı bir haftalığına Letonya’da görüyorduk müziğimizi Letonya da dinliyorduk sohbetlerimizi de orda yapıyorduk. Ayrılmak güçtü.
Son olarak Letonya’nın karlı günlerini Letonyalı gençleri ve bizim Mardinli Gencerlerle geçirdiğim günleri unutmayacağım. Çok keyif aldığım bir projeydi. Bu arada son günü anlatmak istiyorum: son gün gerçekten çok üzgündüm hele hele otobüs durağında kar altında çektirdiğimiz son fotolar beni daha çok duygulandırmıştı. Riga’ya vardığımızda arkadaşlarımla vedalaşmak beni çok üzdü. Finlandiya gurubu ile beraber otelde kalmaya gidecektik, herkese sarıldım, Haydar’a sarıldım ve vedalaştıktan sonra otele gittik Finlandiyalı grupla. Finlandiya grubu benim için önemli bir gruptu ve hepsini seviyordum Siina hariç son güne kadar Siina’yı da seviyordum ama son günde Siina gerçek yüzünü gösterdi. Ben başka bir otele gittim. Oteli bulmam zor olmadı taksi tutup otele gittim. Hemen üzerimi değiştirip dışarı attım kendimi... Bir gece Riga’daydım artık hava karlı ama soğuk değil. İnanır mısınız Riga’da hayat sabah 6 ya kadar devam ediyor. Süper marketler açık döviz büroları açık, şaşırdım
sabah 6 ya kadar gezdim. Otele döndüm. 4 saat uyuduktan sonra sabah havaalanına gidip Zürih’e uçtum. Artik Zürih’teydim yine; ama arkadaşlarıma olan özlemim nedeniyle mutlu değildim.
Nice projelere, nice yeni başarılara.