7 Temmuz 2008 Pazartesi

BEŞİR'DEN LETONYA İZLENİMLERİ

Yola çıkıp projemizi gerçekleştirmemize çok az bir zaman dilimi kalmıştı. Belki de bazılarımız ilk defa şehir dışına çıkacak ve hatta ilk defa uçağa binecektik. Her gün bir adım daha yaklaştıkça heyecanımız artmaya devam ediyordu.Sonunda beklenen an gelmişti ve havaalanına gitmek üzere yola koyulduk.Hepimizin heyecanı gözlerimizden net bir şekilde okunuyordu.

Havaalanında bir takım sorunlarla karşılaştıysakta, bu problemler nedeniyle bir gün kaybımız olsa da, uzun yolculuklar sonunda Avrupa çerçevesi içinde gerçekleşecek olan projenin yapılacağı ülkeye indik ve kısa bir yolculuk sonunda projenin gerçekleştirileceği mekâna vardık. Hiç dinlenmeksizin çalışmalarımıza başladık. Projeye katılan yabancı arkadaşlarla tanıştık ve hiç de düşündüğüm kadar iletişim kurmakta zorlanmadık, çok güzel diyaloglar kurduk, hep beraber farklı çalışmalar yaptık, çok güzel arkadaşlık dostluk bağları kurduk. Projeye katılan ülkelerin, farklı kültürlerini tanıma, faklı yiyecekleri tatma, farklı yerleşim alanları görme, çılgınca dans etme, eğlenme ve yoruluncaya dek gezme fırsatları yakaladık.

Hepimiz tekrar böyle güzel Projelere katılma arzusundayız. Çıkan basit problemlere, bazı yemek vakitlerinde aç kalmamıza ve çok çabuk geçmesine rağmen her şey çok güzeldi. Sonunda Letonya’nın soğuk havasında üşümemize fırsat tanımayan, sıcak arkadaş canlısı guruplardan ayrılma zamanı gelmişti. Ayrıca ayrılık anında oluşan duygusal ortamdan ayrılmak ne kadar acı ve gerçek olsa da ayrılık vakti gelmişti. Bir yandan guruplardan ayrılmanın acısı bir yandan da vatanımıza dönme coşkusundaydık.

Hepimizin heyecanı gözlerimizden okunuyordu. Bundan sonra bu şekilde gerçekleşecek olan projelere katılmayı hayal ürünü olarak algılamayacağım. Şahsen katılmayı amaçlıyorum. Umarım bizim tattığımız bu güzel ve benzersiz duyguları herkes tadar. Ayrıca çok şanslı biri olduğumu biliyorum.

MEHMET BEŞİR SABAY


22 Mayıs 2008 Perşembe

NECDET'İN LETONYA'DAKİ BİR HAFTASI...


Ummadığım hatta adını bile hatırlayamadığım bir ülkenin ismi dolaşıyordu arkadaşlarımın dilinde... Bu ülkenin ismi LETONYA idi. Haydar bana ilk Letonya'ya gideceğini söylediği an bana da dedi ki sen de gel tabi ki bu teklif benim için çok özel bir teklifti. Çünkü ben de Mardin Gençlik Ve Kültür Evi'nin sevgili Yusuf'un ve Serdar’ın ve diğer Mardinli gençlerin yapmış olduğu projede yer alabilmek bana heyecan veriyordu... Benim için biraz zor oldu gelmek Letonya'ya çünkü şengey vizesi almak zorundaydım esimle İtalyan konsolosluğuna başvurduk önce ve vizeyi de aldıktan sonra 6 saatlik İtalya yolculuğu yaptım çünkü A.B birliği ülkesi olan İtalya'ya giriş yapmam lazımdı...Sabahın 5'inde uyandım ve havaalanına gittim... Adim adım Letonya'ya ulaşacağım ve arkadaşlarımı göreceğim için çok büyük bir haz alıyordum; bu çekilmez yolculuktan... hele hele Haydar’ı göreceğim için daha çok mutluydum... İşin kötü tarafı benim uçağım aktarmalıydı önce Zürih-Prag sonra da Riga... 2 saatlik yolculuktan sonra Prag'a varmıştım... Ama ne yazık ki hayatım boyunca Prag Havaalanı gibi düzensiz bir havaalanına gitmemiştim daha önce ve onun için de zaten uçağı kaçırdım :) inanılmaz bir şekilde strese girdim zaten aynı zamanda bizim gençlerin de Diyarbakır ve İstanbul uçaklarında sorun vardı ben de bu projede de bir aksilik var dedim... Tam 7 saat sonra ikinci uçağı yakaladım ve Riga'ya uçtum... Riga Havaalanı bir oda büyüklüğündeydi sanki o kadar küçüktü onun için problem yaşamadan orda beni ve Finlandiya gurubunu karşılamak üzere bekleyen taksici arkadaşı bulmakta zorluk çekmedim.

Finlandiyalı arkadaşlar geldikten sonra arabaya binip 4 saat süren yolculuktan sonra Daugavpils'e ulaştık:) hele şükür dedim içimden sonunda vardık... Çok ama çok yorgundum ve stresli bir gün geçirmiştim... Ve Mardin grubu da gelmemişti yalnız bir şekilde odama çekildim, gerçi beklediğim bir oda tipi değildi yani aslında rahat değildi odalar... İlk defa bir yatağın boyu benim için kısaydı. Kaldığımız bina bir okulun yurduydu bakımsız binaydı... Eski Sovyetler Birliği savaşlarından sanki en çok darbeyi alan o binaydı:) sabah uyandığımda yasak olmasına rağmen alışkanlıktan dolayı sigaramı yaktım pencereden de dışarıyı gözetleyerek sigaramı yavaş yavaş zevkle içtim... Viki adında bir koordinatör sabah sabah kapıyı çaldı haydi gezmeye dedi :) çok zevksiz bir gün geçirdim çünkü Mardin grubu olmadan zevk alamıyordum... Akşama doğru Mardin grubu gelince Letonya’yı daha çok sevdim kendimi yalnız hissetmiyordum artik. Hepsine sarıldım ve özellikle Haydar’a çok sarıldım ve hasret giderdim... Ne iyi ki Haydar ve Şeyhmus benim odamda kalıyorlardı... İlk gecemiz çok güzel geçti sohbetler yaptık ve yan odadaki Letonyalı bacılarımızla tanışık sohbet ettik. Keyifli bir geceden sonra yattık. Sabah Haydar’la ve Şeyhmus’la uyanmak beni gerçekten çok mutlu etmişti çünkü İsviçre’de geçirdiğim günlerden dolayı çok stresliydim ve hemen sabah kahvaltısını yaptıktan sonra gecikmeli bile olsa projenin 1. günü başlıyordu.


Projenin 1. günü Letonyalı arkadaşların programıyla başladı. Pek beğenmedim doğrusu çünkü profesyonel bir sunum ve program yapamadılar. Dil sorunum olmadığı için hemen Finlandiyalı ve Letonyalı insanlarla kaynaştım. İçeride ki insanlardan çok benim ilgimi çeken dışarıdaki insanlardı kaldığımız yerde genelde öğrenciler hep dışarıdaydı sabah öğlen aksam gece onlar hep dışarıdaydı :) çok samimi ve çok arkadaş canlısı gençlerdi. Dikkatimi çeken şeylerden birisi de bu gençlerin sürekli alkol almaları ve sigara içmeleriydi, yani onlar için okuldan daha önemli olan şey alkol ve sigaraydı... ve Dakka da bir insanlardan sigara istemeleri de dikkat çekiciydi :) ben yaklaşık 10 paket sigara dağıttım:) ve bir dikkat çekici olay daha gençler cep telefonlarını ellerinde dolaştırarak müziği de son haddine kadar açarak gezerlerdi ama hep ayni sokaklarda volta atarak… Çok ama çok ilginç bir ülkeydi Letonya. Marketleri, yemekleri, ulaşım zorluğu ve güzel kızları… Özelikle let denilen paraları çok değerliydi ve ben ilk para bozdurduğumda sok olmuştum hemen hemen sterlin ile ayni değerde. Projeyi aktif olarak takip ediyordum. Ve projenin amacına yönelik yapıldığından emindim. Her şey programlı bir şekilde yürüyordu Serdal’ın ve Yusuf’un bu proje için çabaları beni harbiden çok sevindirdi. Onlara bu yazı aracılığıyla tekrar teşekkür etmek istiyorum. Aslında bu projede bütün Mardinli gençlerimiz güzel işler çıkardı. Haydar sanatçı kişiliğiyle ortamı ve insanları değerlendirdi. Şeyhmus tarihçi sıfatıyla tarihi irdeledi, Sadık içtenliğiyle ve esprileriyle ortamı şenlendirdi, Beşir bizim suskun çocuğumuz sakinliğimizi ve dinleme kabiliyetimizi sergiledi, Nebile’miz güler yüzüyle gülümsemeyi bize hatırlattı, Meleğimiz bize akıllıca nasıl davranılır nasıl yaşanılır örnekler sundu, Serabımız da bize bazen ağlamayı bazen çekingenliği bazen de duysallığı hatırlattı. Ya Yusuf, Serdal. Yusuf ve Serdal da bizlere bu proje içerisinde zorlukların üstesinden gelebilmeyi, grupça yasayabilmeyi, sahiplenmeyi ve arkadaşlığın önemini hatırlattılar. projenin en sevdiğim tarafı önyargıları konuşmamız ve herkesin bu konuda fikir beyan etmesi oldu. Projenin amacı doğruydu ve proje amacıyla beraber doğru orantılı bir şekilde devam etti ve bitti.Günler geçtikçe arkadaşlıklar daha da çok güçleniyordu ve artik ayrılık zamanın gelmesini kimseler istemiyordu. Bu çok acı verici bir tablo haline gelmişti. Bir haftalığına Letonyalı olmuştuk artik çünkü metabolizmamız Letonyalıların yemeklerini eritiyordu, ciğerlerimiz Letonya havasını soluyordu, rüyalarımızı bir haftalığına Letonya’da görüyorduk müziğimizi Letonya da dinliyorduk sohbetlerimizi de orda yapıyorduk. Ayrılmak güçtü.

Son olarak Letonya’nın karlı günlerini Letonyalı gençleri ve bizim Mardinli Gencerlerle geçirdiğim günleri unutmayacağım. Çok keyif aldığım bir projeydi. Bu arada son günü anlatmak istiyorum: son gün gerçekten çok üzgündüm hele hele otobüs durağında kar altında çektirdiğimiz son fotolar beni daha çok duygulandırmıştı. Riga’ya vardığımızda arkadaşlarımla vedalaşmak beni çok üzdü. Finlandiya gurubu ile beraber otelde kalmaya gidecektik, herkese sarıldım, Haydar’a sarıldım ve vedalaştıktan sonra otele gittik Finlandiyalı grupla. Finlandiya grubu benim için önemli bir gruptu ve hepsini seviyordum Siina hariç son güne kadar Siina’yı da seviyordum ama son günde Siina gerçek yüzünü gösterdi. Ben başka bir otele gittim. Oteli bulmam zor olmadı taksi tutup otele gittim. Hemen üzerimi değiştirip dışarı attım kendimi... Bir gece Riga’daydım artık hava karlı ama soğuk değil. İnanır mısınız Riga’da hayat sabah 6 ya kadar devam ediyor. Süper marketler açık döviz büroları açık, şaşırdım
sabah 6 ya kadar gezdim. Otele döndüm. 4 saat uyuduktan sonra sabah havaalanına gidip Zürih’e uçtum. Artik Zürih’teydim yine; ama arkadaşlarıma olan özlemim nedeniyle mutlu değildim.
Nice projelere, nice yeni başarılara.

7 Mayıs 2008 Çarşamba

LETONYA’DA BİR HAFTALIK YAŞAM


Letonya yolculuğunda yer alacağımı öğrenince sevinçten havalara uçmuştum. Benimle birlikte serap’ında geleceğini öğrenince daha çok sevinmiştim. Dayanamayıp serap’ı arayıp bu harika haberi ona da söylemiştim…
Ve gideceğimiz gün gelmişti.Sabah erken kalkıp son güne bıraktığımız eksiklikleri tamamlamak için Nebile ve Serap’la çarşıya çıktık..Orada yapılacak olan kültür gecesi için, çarşıdan kına,kına bezi ve sepet aldık.Alışverişten sonra Nebile eve gitti,bende serap’lara.Serap’ın eşyalarını topladıktan sonra bizim eve gittik.Tüm gurup üyeleri bizde toplanacaktı.Yemekler yendi,sohbetler edildi ama bir türlü gitme vakti gelmedi.Saat 17:00 olunca Diyarbakır’a gitmek için arabaya bindik.Böylece Letonya yolculuğumuz başlamış oluyordu.Bunun yanında dışarıda yağmur yağıyordu.Bu yağan yağmur uçağımızın iptal olmasına neden olan bir yağmurdu.Diyarbakır’a gidince yol boyunca uyuyanlar oldu.Ama biz hiç pes etmeden konuşup gülüşüyorduk.Havaalanına varmıştık.Yarım saat bir bekleyişten sonra kötü haber geldi UÇAK İPTAL!!! O akşam 3 uçuş iptal edilmişti. Bir-iki saat sonra Yusuf abi’nin bir arkadaşının kaldığı eve gittik. Sabah saat 07.00’da tekrar havaalanına gittik. Ve sonra İstanbul’a uçtuk. İstanbul’da da bir gece kaldıktan sonra sabah erken kalkıp Letonya’ya gitmek için uçağa geçtik. Nihayet gidiyorduk. Uçakta konuşmalar gülüşmeler derken nihayet uçak inişe geçmişti. Daha sonra birçok araç değiştirerek Daugavplis’e gelmiştik. Orda kalacağımız yer olan Vişki’ye götürmek için bizi bekleyen Letonyalı birkaç kişi vardı. Guruplara ayrılıp araçlara bindik. Serap, Nebile, Sadık ve ben aynı arabadaydık.İlk defa bir yabancıyla İngilizce konuşmanın heyecanını yaşıyorduk.Kalacağımız yere varmıştık.Orada İsviçre’den gelen bir Türk daha vardı.(Necdet abi)Kalacağımız yer bir okul yurduydu.Oraya akşam vardığımız için etrafı göremedik.Gidiş için yolculuğumuz burada bitmişti.Her ne kadar yorucu bir yolculuk olsa da sonradan fark ettik ki değermiş…

Gittiğimiz ilk gece Letonların gecesiydi. O gecede kendi kültürlerini anlatacaklardı. Odalara yerleştikten sonra etkinliklerin yapıldığı yer olan… Okuluna gittik. O gece Letonlar kendi yöresel kıyafetlerini giymişlerdi. Şarkılarını söyleyip onlara ait yiyeceklerini sergilemişlerdi. Orada ilk gecemiz olduğu için yabancılık yaşıyorduk. Herkesin İngilizce konuşması ve bizimde anlamakta zorluk çekmemiz bizi biraz üzmüştü.Ama biraz geçtikten sonra kendimize gelip onların arasına karışmayı denedik.İlk olarak Finlandiya gurubuyla tanışmayı denedik.Gece böyle geçmişti.Odalara geçip tüm yolculuk yorgunluğunu üstümüzden atamak için uyumuştuk.Sabah gözlerimizi Viktorija (Letonya gurubunun lideri)’nin kapıyı tıktıklaması ve ‘’wake up girls’’ demesiyle açtık.Sabah uyanınca ilk olarak pencereden dışarı bakmıştık.Çünkü nasıl bir yerde olduğumuzu merak ediyorduk.Dışarı bakınca bir orman ortasında olan bir okul görünümü vardı.Hazırlanıp kahvaltı için yemekhaneye gitmiştik.Ve sonra okula geçmiştik.Birbirimizi tanımak için küçük bir oyun oynamıştık.Biri kalkıp kendini anlatıyor elindeki küçük etiketi haritanın üzerinde kendi ülkesine yapıştırıyor ve sonrada elindeki küçük topu herhangi birine atıyordu.Bunun gibi bir çok etkinlik yapmıştık.Yumurtaların boyanması, ön yargılarımızı bir kağıda döküp anlatmamız gibi…2. gece Finlandiya gurubunun gecesiydi.Onlarda kendi kültürlerini anlatacaklardı.Kendilerine ait olan oyunları oynadılar.Daha sonra nasıl bir kişiliklerinin olduğunu anlattılar.Kendilerinin çok güçlü bir yapıya sahip olduklarını,içlerinde bir aslanın yattığını, çok fazla ve ağır kahve içtiklerini ve en önemlisi de çok iyi insanlar olduklarını öğrenmiştik o gecede.Gece bitmişti ve yurda geçtik.Sabah ilk günkü gibi erkenden uyanmıştık.Onlarla çok vakit geçirmeye ve onları tanımaya çalışıyorduk…Sabah uyandığımızda dışarıyı bir beyaz örtü kaplamıştı.Ve hava soğumaya başlamıştı.Ogün bizim gecemizdi.Tüm araç ve gereçleri topladık ve yapacaklarımız için toplandık.Programı belirledik.Gece Mardin’i anlatacak cd’yi izletmekle açılacaktı.Sonra gençlik evinin tanıtımı.Reyhaniye oyunu(Necdet abi ve haydar abi ).Folklor (ben,Serap,Sadık,Nebile ve Beşir )ve son olarak kına gecesi, kına gecesi biz kızlara aitti.Sürpriz gelin ve damatı seçtik.Damat Türkiye gurup lideri Serdal Adam, gelin Letonya gurup lideri Viktorija …olarak seçmiştik.Damatın sürpriz olacağını öğrenen Şeyhmus abi üstüne alınmıştı galiba.Çünkü o gece gereğinden fazla süslenmesi fark ediliyordu...O gece her şey mükemmel geçmişti.Kendimizi en iyi şekilde anlattığımıza inanıyorum.Gece bitmişti.Yurda dönmüştük.Günler hızla akıp geçiyordu.Son günlerimizdi.Ve sanki kendi evimizi, kendi yemeklerimizi,hatta suyumuzu özler olmuştuk…
Çok kısa süre içerisinde birbirimize çok fazla alışmıştık galiba. Son iki gün kala kiliseleri, gölleri, belediye ve kültür evine ziyaret yapıldı. Gittiğimiz göller, kiliseler görünümleriyle ve hikâyeleriyle dikkat çekiyorlardı. Daha sonra kültür evi ziyareti yapıldı. Orada halı yapımını öğrendik. Sonra yaptıkları etkinlikleri gösterdiler. Oradan çıktıktan sonra Subate’ye gittik. Orada onlara ait yöresel yemekleri yedik. Gerçekten çok lezzetli yemeklerdi. Sonrada belediyeyi ziyaret etmiştik. Orada gösteriler ve şarkılar söylenip oyunlar oynamıştık. Son günümüz gelmişti. O gün geleceğe mektup yazdık. Yazdığımız o mektuplar Haziran ayında adreslere gönderilecek. Ve daha sonra oynadığımız ^^ melek oyunu^^ vardı. Bu oyunda kutudan çekilen kâğıtta hangi isim çıkarsa onun meleği olunuyor ve onu mutlu edecek şeyler yapılıyordu. Son günde herkes kendi meleğini açıkladı. Akşam olmuştu ve eve dönme vakti gelmişti. O anlık mutluyduk. Nihayet eve dönüyoruz diyorduk. Etrafa son bir defa baktık ve eve dönüş yolculuğumuz başladı.

Önce Letonlarla vedalaşarak Finlandiyalılarla yola devam ettik.1-2 saat sonra Finlandiyalılarla ayrılmak zorunda kaldık. Bu bize çok acı gelmişti. Onlarla birlikte Necdet abinin gideceğini öğrenince daha çok üzülmüştük. Gözü yaşlı bir şekilde ayrıldık. Sonra hava alanına gidip arada sabahladık. Sabah İstanbul’a gitmek için uçağa bindik. İstanbul’a indiğimizde kendimize gelmiş gibiydik. Ama arada da yine vedalaşma vardı. Haydar ağabey’le İstanbul’da Şeyhmus ağabey’le de Ankara’da vedalaştık ve yine biz bize kalmıştık. Mardin’e varmıştık. Ama hava çok fazla sıcaktı. Karın içinde donarken şimdi de güneş altında eriyoruz. Bu proje bana ilklerimi yaşatan bir projeydi ve projede unutulmaz günler yaşamıştık. Projemiz en güzel şekilde bitmişti. Tekrar başka bir projede beraber olup bunun gibi güzel günleri yaşamak dileğiyle. Nice projeler…


MELEK ADAM

6 Mayıs 2008 Salı

MARDİN’DEN ADIM ADIM DAUGAVPİLS’E


Yolculuk başlıyor;
Günlerden Cuma sabahıydı,10.00 civarıydı evden çıkıp okula gittim. Okuldan öğretmenlerim, arkadaşlarımla vedalaştıktan sonra okuldan çıktım ve eve doğru yürüdüm yoldan geçen akrabalarımla arkadaşlarımla konuşup onlarla vedalaştım. Ve eve gittim. Bu arada iki gün önce prensesimle vedalaştım. Ondan 9 gün ayrı kalmak beni çok üzmüştü. Bu arada eve varıp babamın annemin ellerini öpüp kardeşlerimle vedalaştım. Ondan sonra bavulumu alıp evden çıktım ve 10 dk. civarı yürüdükten sonra Gençlik Evine vardım. Orada Gençlik Evi il asistanı Yusuf ağabeyle oturup konuşurken o sırada Beşir arkadaşımız ailesinden vedalaşarak bizim yanımıza geldi. Saat 14.00 civarıydı Yusuf abide eve gidip ailesiyle vedalaşıp geldi. Ondan sonra Yusuf abı ben ve Beşir arkadaşımızla beraber folklor hocamız İlyas hocayla vedalaşıp Gençlik evinden çıktık. 15.00 civarıydı otobüse binip yasal temsilcimiz Serdar ağabeyinin evine gittik. Proje arkadaşlarımızda ordaydı. Zaten serdar abide bize sürpriz akşam yemeği hazırlamıştı. Yemeği yedikten sonra saat 18.00 civarı olduğunda proje grubuyla Diyarbakır otobüsüne binerek Diyarbakır Atatürk Havalimanına gittik. Saat 19.30 civarıydı. Havada bulutluydu. Uçağımız 22.30 da hareket edecekti. Bizde havalimanında oturup beklerken saat 22.00 olmuştu. Hafiften yağmur yağıyordu. O sırada anons yapılarak “Diyarbakır-İstanbul uçağı hava şartları nedeniyle sefer iptal edilmiştir” denildi. Grup olarak hepimiz şaşırdık ve strese girdik. Bir sonraki uçakta ertesi gün saat 10.30 da uçağa binip İstanbul havalimanına vardık saat 12.30’du. Havalimanında beklerken saat 18.00 idi. Sağ olsunlar yasal temsilcimiz ve proje sorumlumuz hava şirketiyle konuşarak bizi bir otele yerleştirmelerini istediler. Havalimanı sorumluları da kabul ederek bizi İstanbul-Topkapı 5 yıldızlı Akgün otele gönderdiler. Saat 19.30 civarıydı odama çıkıp güzel bir duş aldıktan sonra restorana inip yemeğimi yedikten sonra odama çekildim. Zaten bayağı yorulmuştum biraz TV izledikten sonra yattım. Saat 05.00 ‘te kalkıp havalimanına gittik. Saat 10.30 da uçağa binerek 5 saat aradan sonra Riga’ya vardık. Havalimanından iş merkezine giderek Deugaupils’e bilet kestik. Akşam saat 17.00 civarı kalkıyordu. Oradan da trenle 6 saat yolculuk yaptıktan sonra Deugaupils’e vardık. Oradan da 45 dakikadan sonra Vişki köyüne varıp kalacağımız meslek lisesi yurduna vardık.
1.GÜN: Akşam Letonya kültürünü izledik ve yöresel yemekleri yedik.
2.GÜN: Arkadaşlık kurma ve tanıtım yaptıktan sonra Letonya yöresel folklor oyunu gösterildi.
3.GÜN: Yabancı düşmanlığı tanımlama yorumlama yapıldı. Ön yargılar nerden geliyor.
4.GÜN: Türkiye grubu olarak ön yargılarımızı sunduk.
5.GÜN: Letonya’nın geleneksel yumurta boyama bayramı yapıp kutlandı. Ondan sonra önyargı tablosu ön yargılarımız nerden geliyor tartışıldı.
6.GÜN: Deugaupils Belediye Başkanı bizi ağırladı. Şarkılar söylendi, konuşmalar yapıldı. Oradaki gençlerle konuşuldu ve tanışıldı.
7.GÜN: Ne yapıldı? Ne yapılmadı? Her şey ortaya konularak konuşuldu. Gelecekteki çalışma ortaklılarla ilgili konuşuldu. Ve sonra veda partisi yapıldı, projeye katılan Finlandiya, Letonya ve Türkiye gruplarındaki kişilere Yout Pas Sertifikası verildi. Herkes eğlendikten sonra ayrıldı. Proje boyunca Letonya yöresel yemekler yenildi. Sabah kahvaltı yapıldıktan sonra herkesle vedalaştık ve Riga Havaalanına gidip Türkiye’ye döndük. Oradan Mardin’e vardık.Her şeye rağmen projemizin çok iyi geçtiğine sevindim. Projemiz çok zevkliydi. projeden döndüğüm zaman bambaşka biri olmuştum.15 gün boyunca hep kafam dalgındı, sanki Letonya’ya gitmemiştim. Gidip gelmek bir hayal gibiydi. Projenin yasal temsilcisi Yusuf abiye ve proje sorumlusu Serdal abiye ve Türk grubunun hepsine teşekkür ediyorum… SADIK ÇAKAR...

2 Nisan 2008 Çarşamba

LETONYA SERÜVENİ




Öncelikle böyle bir proje yazıp değerli zamanlarını bu projeye ayıran Yusuf ve Serdar arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.Bu projede yer alacağımı öğrendiğim zaman çok mutlu olduğumu söyleyebilirim, konu itibariyle ve arkadaşlarımızla yurtdışına gideceğimiz için heyecanlı günler başladı,ve daha sonra Necdet arkadaşında projede yer alacağını duyunca daha da sevindirici oldu.şunu da söyleyebilirim ki, projenin sorunlarla başlaması gözümü korkutmuştu. Örneğin; pasaport işlemlerinde yaşadığımız olumsuzluklar. Ve beklenen gün yaklaşmıştı ki Ankara film festivaline katılmam gerektiğini öğrendim ki bu tarih Letonya’ya gitme tarihinden iki gün önceydi acaba; Ankara’ya gitsem bir aksilik çıkıp çıkmayacağı düşüncesiyle Ankara’ya doğru yola çıktım. Orada Şeyhmus'la görüştük ve ertesi gün İstanbul’a gideceğimizi kararlaştırdık. Şeyhmus’la cuma günü İstanbul’a gitmek üzere yola çıktık. Yolda kar yağmaya başladı içimde bir huzursuzluk belirginleşti hep bir aksilik çıkarmı diye düşünürken birden kendimizi İstanbul'da bulduk Şeyhmus'la beraber yemek yedikten sonra berbere gittik ve acı haberi aldık yani içimdeki endişe gün yüzüne çıktı. Diyarbakır-İstanbul seferinin başka bir uçağın pistten çıkması sonucu gerçekleşemeyeceğinin haberini aldık. Mardin'den gelecek olan arkadaşlarımız gelemeyeceklerdi; hüzünlü anlar başlamıştı. Cumartesi sabahı ben ve şeyhmus arkadaşım saat 06:30 da hava alanında bu problemi çözebilmek umuduyla yola koyulduk; her ne yaptıksak ta çözüm yolu bulamadık.
Mardin'den gelecek arkadaşlarımızı beklemeye başladık ve ben dayanamayıp uyudum. Saat 12:30 u gösterirken Mardin'deki arkadaşlarımızla İstanbul hava limanında buluştuk. Çıkan problemi çözme yollarına koyulurken bir gün gecikmeli gideceğimiz kesinlik kazanmıştı.

O sırada Necdet arkadaşımızın da uçağını kaçırdığının haberini aldık. Bu projenin aksiliklerle dolu olduğuna bir kez daha kanaat getirmiştik; Mardin'den gelen arkadaşlarımın hem üzgün hem de heyecan dolu oldukları gözlerinden belli oluyordu. Ve tabi ki orada Sadık arkadaşımız da vardı. Türk hava yolları o akşam bizi otelde ağırlayacaklarını söylediler ve oteldeydik.
Pazar sabahı 05:30 da hava alanına gitmek için uyandık 09:30 da uçağımız Letonya'ya uçmak üzere havalandı. Gruptaki arkadaşlarımın heyecanını bir kez daha hissettim ve artık Letonya hava alanına inmiştik; Letonya hava alanında Türk parasını LVL parasına çevirmek isterken hüsrana uğradık çünkü Türk parası LVL parasına çevrilemiyordu. Hava alanından başkent Riga'ya gittik.
Daugavpils şehrine gitmek için trenin hareket saatini beklemeye başladık ve trenin hareket saati geldi; yola çıktık herkes yorgun ve heyecan içindeydi bir süre sonra yorgunluk kendini gösterdi ve gurubumuzun çoğu uykuya daldı. Yolculuk bitmek bilmiyordu uyanmaya başladı arkadaşlarımız uyandı ve espiri yapmaya başladık aramızda ve nihayet Daugavpils'e vardık bizi orada Janis, İnga, ve Mudite arkadaşlar karşıladı oradan taksiyle Vişki ye doğru yol aldık ben Yusuf ve şeyhmus arkadaşım aynı arabadaydık ve o anda benim İngilizce öğrenmem gerektiğine inandım tabiî ki o sırada espiriler devam ediyordu. Konaklayacağımız yere yetiştik nihayet orada Necdet ve diğer arkadaşlar bizi karşıladılar. Odalara yerleştik tanışmaya başladık yine İngilizcenin önemi kendini belli etmişti. Necdet le hasret gidermeye çalışıyorduk espirilere devam tabi ve tabi ki sadık vardı.

proje start aldı ilk gece Letonya'lı arkadaşlarımızın gecesiyle başladı yerel kıyafetler, yerel yiyecekler, içecekler tanıtıldı bunun yanında Letonya reklam filmi gösterildi yavaş, yavaş tanışmaya başladım diğer arkadaşlarımızla gece bu şekilde sona erdi. Ama bizim oda için sona ermemişti. Proje süresi içerisinde güzel zaman içerisinde sıkıcı zamanlarda yaşadığımı söyleyebilirim örneğin: müzeyi gezdiğimizde inanılmaz sıkıntılı dakikalar geçirdiğimi söyleyebilirim. Bunu da belirtmem gerekir ki projenin gerçekten verimli geçtiğine inanıyorum proje süresi içerisinde beni en çok mutlu eden şeylerden biri ön yargılar ile ilgili yapılan çalışmada Türk katılımcılarının gerçekten çok güzel bir sunum yapması oldu eminim ki bu etkinlik bizden sorumlu olan serdar ve Yusuf arkadaşlarımızın da hoşuna gitmiştir tabi diğer gurupta ki arkadaşlarımın çalışmaları kötü demiyorum ama Türk gurubunun daha iyi bir çalışma çıkardığına inanıyorum ve tabi ki yapmış olduğumuz Türk gecesi de keyif verici ve başarılı bir geceydi.




Üç ülkenin halk oyunları çalışmalarından bahsedersek şunu söyleyebilirim ki bu projenin iyi geçmiş olmasının göstergelerinden biri üç ülke de çalışmanın sonunda diğer ülkelerin halk oyunlarını öğrenmiş olmaları ve öğrenmiş oldukları halk oyunlarını sunmaları olmasıdır. Şunu da belirtmek isterim ki bizim gurupta İngilizce sorunu var olmasına rağmen iletişim kurabilmemiz şunu gösteriyor ki ortak bir yanımız vardı bu çerçeve içinde çalışmaların devam etmesi ve çok samimi olmamız beni çok mutlu etmiştir. İyi kötü proje devam ediyordu da Yusuf arkadaşımın ( hocamın ) (uçak inecek) sözü beni yıkıyordu elim ayağım projeden kesiliyordu beynim duraklıyordu hiçbir şey düşünemiyordum ama tabi ki beni çok sevdiğinden söylediğini de biliyordum. Gezilerden bahsedersek güzel iki kiliseye gittik birinin öyküsünün ilgimi çektiğini söyleyebilirim: kilisenin oyun kağıtlarıyla alınmış olması çok ilginçti...

Ve projenin bitimine doğru son gün herkesin üzüntü içerisinde olduğunu sezdim çünkü gerçekten herkesin güzel bir hafta geçirdiğine inanıyorum iyi arkadaşlıklar edindiğine inanıyorum projenin amaçlarından biri de buydu. Son gece herkes valizini hazırlamaya başladı sabah herkes geldiği yere dönecekti. Sabah olmuştu gezi sonrası ayrılma zamanıydı artık Türk ve Finlandiya katılımcılarının ve tabi ki Necdet arkadaşın yolu uzundu Vişki'den sonra Daugavpils sonra Riga yolculuğu vardı neyse ki başkent Riga'ya varmıştık ama en kötü an bizi bekliyordu: vedalaşmak ağlayan , hüzünlenen derken sarılmalardan sonra herkes dağılmıştı sadece biz bize kalmıştık kısa bir havaalanı yolculuğundan sonra sabah 06:30'a kadar havaalanında kalacaktık o sırada gerçekten bir hüzün vardı herkesin üzerinde. Artık Türkiye'ye dönme zamanı gelmişti. Havaalanında Şeyhmus arkadaşımız kötü bir an yaşadı: Almış olduğu hediyeler görevli tarafından çöpe atıldı; bununla kalmayıp şahsi bazı eşyalarının da görevli tarafından atılması bizi üzdü ve artık uçak uçmuştu.




Gecenin vermiş olduğu yorgunlukla uyumuşum gözlerimi açtığımda İstanbul havaalanındaydık. Tabi ki benim için bir daha hüzünlü dakikalar başlamıştı çünkü Mardin'den gelen arkadaşlarım Mardin'e dönüyorlardı ve Ankara'dan gelen Şeyhmus arkadaşım Ankara'ya dönüyordu yani beni yalnız bırakıyorlardı inanın ki dakikaların hatta saniyelerin bile geçmesini istemiyordum ama hiçbir şey yapamıyordum zamanı durduramıyordum saat durmadan ilerliyordu ve ayrılma zamanı geldi çattı; vedalaştık arkadaşlarıma sıkı sıkı sarıldım otobüs sırtını bana döndü ve ilerledi üzüntülü bir şekilde yurdun yolunu tuttum.

SON
Evet proje esnasında Letonya'da güzel günler geçirdik etkinlikler,geziler,sunumlar vs. şunu söylemeden bitirmek istemiyorum Mardin'den projeye katılan liseli arkadaşlarımı gördüğümde o heyecanları beni inanılmaz etkiledi. Serdar ve Yusuf arkadaşlarımı; bu arkadaşlarımı projeye kattıkları için kendilerine bir sefer daha teşekkür ediyorum ve bunun yanında Necdet arkadaşımızın Mardin'de bulunmamasına rağmen onu da projeye dahil ettikleri için de kendilerine teşekkür ediyorum. Projenin sonunda kendimden örnek verecek olursam İngilizce öğrenme heyecanı oluşmuşsa bile proje amacına ulaşmış demektir bana göre tabi ki.




Bunun yanında proje yapmak istememiz de projenin amacına ulaşmış olmasının göstergesidir projede iyi arkadaşlıklar edindiğimize inanıyorum ve tanışmış olduğumuz arkadaşlarımızla yeni projeler gerçekleştireceğimize inanıyorum projeye katılan herkese teşekkür ediyorum saygı ve sevgilerimi sunuyorum nice projelere

Haydar DEMİRTAŞ…

27 Mart 2008 Perşembe

Letonya'da Çekilen Fotoğrafları Yayınlamaya Başlıyoruz!/Semi Photos!


Projemiz boyunca katılımcılarımız tarafından çekilen fotoğrafları blogumuzda yayınlayacağız. Her katılımcının fotoğrafları kendi adı ile yayınlanacaktır. İlk albümümüz Şeyhmus Bingül'ün albümü olacaktır... Şeyhmus'un yemeden içmeden çekmiş olduğu 396 fotoğraf arasından seçmiş olduğumuz 176 fotoğrafı seyirlerinize sunuyoruz... Fotoğraflar hakkında yorum yaparsanız seviniriz...

Şeyhmus'un Letonya Albümü İçin Tıklayınız
Click Here For Semi Pix!

LETONYADAN ESİNTİLER...VE EVE DÖNÜŞ...


Acaba şekil miydi insanı farklı gösteren,yoksa insan mıydı farklı görmek isteyen? İşte Letonya'da kaldığımız süre içerisinde ne kadar farklı olduğumuzu gözlemledik.Değişik bir coğrafyanın esmer insanları olarak dikkat çekiyorduk.Tabiki herkesin orda sarışın olması da bizim dikkatimizi çekiyordu.Ama zaten önemli olan da farklılıkları kaynaştırmak değil miydi? Hani insan bazen zamanın geçmesi için birşeylerle uğraşır ya evet işte biz de uğraşıyorduk ama içten içe zamana karşı direniyorduk,zamanın geçmesi bizim için üzücü birşey olmuştu artık. Günlük çalışmalarımızla giderek herkes birbirini daha iyi tanıyor ve birbirleriyle kaynaşıyordu.Faaliyet yerimiz olan ''Vişki Profesional High School''da 1920 yılından günümüze kadar yapılan çeşitli çalışmalar ve el sanatları ürünlerinin sergilendiği bir müze mevcuttu.Bu müzede öğrenciler çalışıp el becerilerini geliştirmektedirler.Ancak müze görevlisinin anlattıklarına göre son yıllarda çalışmalarda gözle görülür bir düşüş olmuştur.Bu müze Vişki bölgesinde gezip,bilgi sahibi olduğumuz ilk mekandı.Yine aynı okul içerisinde konferans salonu niteliğinde ancak çoğu zaman oyun(dans,disco vb.) salonu olarak kullanılan bir yer daha mevcuttu ve burada daha sonra 3 ülkenin oyunları sahnelendi.Program dahilinde her gün çalışmalara devam ediliyordu.Yaptığımız çalışmalardan biri de halkoyunları çalışmasıydı.Her ülkenin bir oyunu tüm gruplar tarafından çalışılıp final gecesinde okul yönetimi,öğrenciler ve proje temsilcilikleriyle ilgili kişilerin davet edilmesiyle oynandı.Hepimiz birbirimizin oyunlarını en iyi şekilde oynamak için uğraştık ve 3 farklı oyunu ardı ardına bir orkestradaki farklı enstürmanların aynı melodiyi çalması gibi oynayarak büyük ilgi gördük.Bundan sonraki kısımda Vişki Profesional High School'un dansçıları tarafından çok güzel oyunlar oynandı.Final kısmında ise projedeki tüm gençler yaygın eğitim sürecini belgeleyen ''Youthpass'' sertifikalarını aldı.Etkinlikten sonra oyun salonunda geceye kadar eğlence düzenlendi.Gecenin verdiği yorgunlukla soğuk kış havasında dinlenmeye çekilme anları vardı birde... Proje dahilinde Letonyanın Daugavpils şehrinde bulunan kiliseleri görmeye gittik.Bunlardan en ilginç olanı Mini Vatikan olarak bilinen ''St. Peter'' kilisesi idi.Kilise çok eski olmamakla birlikte iç ve dış görünümüyle muhteşem bir yapıya sahipti.Tabiki her bir kilisenin kendine göre gizemli efsaneleri de mevcuttu.Bu kilisenin bulunduğu alan içerisinde bir çeşme vardı ki inanışa göre suyu her derde deva idi.Onun için herkes bu sudan içmeye gelir kimisi şişelere doldurup evine götürürdü.O sudan içmek bize de kısmet oldu ve gerçekten ferahlatıcı,güzel bir tadı vardı... Bundan sonraki gün yine gezilere devam ettik.Daugavpils şehrinin Subate bölgesinde otantik bir mekanda el yapımı mutfak araç-gereçleriyle değişik yemekleri tatmak ise farklı bir güzellikteydi.Ve bu yemeği yerken kurallara uymak kesinlikle zorunluydu.Bir gelenekti süregelen...Beyaz ekmek yemek yasak ve yemekten önce el yapımı votkadan bir yudum içmek vardı(tabi bizim için isteğe bağlıydı)... Tesadüf o ki proje süremizde Letonyanın bayramını da görmüş olduk.Malinova Belediyesinin organizesiyle düzenlenen festival oldukça eğlenceliydi.''Easter Traditions'' yani Paskalya gelenekleri vardı, bu geleneklerde yumurta bayramı kutlandı.Malinki gençlik kulübü tarafından şarkılar söylendi ve danslar oynandı. İşte Mardinden başlayıp Diyarbakıra,İstanbula ordan Letonyanın başkenti Rigaya ve ordanda Daugavpilse geçip Vişki köyünde yaptığımız faaliyetlerden sonra eve dönme vakti gelmişti.Önceki akşam herkes çantalarını hazırlamıştı ancak eve dönme üzüntüsü sarmıştı herkesi.Heyecanla geldiğimiz yerden üzüntüyle dönüyorduk çünkü gerçekten güzel şeyler yaşadık,iyi arkadaşlıklar kurduk.Projedeki herkesle Vişkiden Daugavpilse geçtik.Orda Letonyalı arkadaşlarımızla vedalaştıktan sonra,Finlandiyalı arkadaşlarımızla Rigaya hareket edecek olan otobüse bindik.3 saatlik yorucu bir otobüs yolculuğundan sonra Rigaya gelmiştik.Ve o an...Letonyalı arkadaşlarımızdan ayrılmanın verdiği üzüntüyü henüz üzerimizden atmamışken Finlandiyalı arkadaşlarımızdan ayrılma vakti gelmişti.Bu ayrılık diğerinden daha zor oldu çünkü artık etrafımızda hiç yabancı arkadaşımız kalmayacaktı.Kimi üzgün kimi gözü yaşlı bir şekilde vedalaştıktan sonra 15 dakikalık bir otobüs yolculuğuyla havaalanına geldik.Bütün haftanın verdiği yorgunlukla havaalanındaki banklara uzanıverdik ve 06:30'daki Riga-İstanbul seferini beklemeye başladık.Birkaç saat sonra uçuş saati gelmiş ve uçaktaki yerlerimizi almıştık.3 saatlik bir uçak yolculuğuyla İstanbula gelmiştik.Bundan sonra ise İstanbuldan Mardine gitmek üzere en son otobüs yolculuğumuz başladı.İşte böylece bir projeyi bitirmiş olduk... Bu projede amaç projenin başlığına uygun olarak ''Bir Dünyada Değişik Yaşamları Tanımak ve Tanıtmaktı''çalıştık,oynadık,gezdik ve gördük...Farklılıkların birer zenginlik ve bir bütünün birer parçası olduğu kanımızı güçlendirmiş olduk...Tanıdık ve tanıttık...Projedeki tüm arkadaşlarımızın bu günlüğü okuyarak yaşadıklarımızı anımsayıp ona göre şu an ki düşüncelerini yansıtan birer yorum yazmalarını rica ediyor ve bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum...

blogger guzel kadin erdal damacana kurumsal blog blog indir künye robot blogger tema
 
Değişin,Değiştirin
Destekçilerimiz | Hakkımızda | Yardım | Albümler