Letonya yolculuğunda yer alacağımı öğrenince sevinçten havalara uçmuştum. Benimle birlikte serap’ında geleceğini öğrenince daha çok sevinmiştim. Dayanamayıp serap’ı arayıp bu harika haberi ona da söylemiştim…
Ve gideceğimiz gün gelmişti.Sabah erken kalkıp son güne bıraktığımız eksiklikleri tamamlamak için Nebile ve Serap’la çarşıya çıktık..Orada yapılacak olan kültür gecesi için, çarşıdan kına,kına bezi ve sepet aldık.Alışverişten sonra Nebile eve gitti,bende serap’lara.Serap’ın eşyalarını topladıktan sonra bizim eve gittik.Tüm gurup üyeleri bizde toplanacaktı.Yemekler yendi,sohbetler edildi ama bir türlü gitme vakti gelmedi.Saat 17:00 olunca Diyarbakır’a gitmek için arabaya bindik.Böylece Letonya yolculuğumuz başlamış oluyordu.Bunun yanında dışarıda yağmur yağıyordu.Bu yağan yağmur uçağımızın iptal olmasına neden olan bir yağmurdu.Diyarbakır’a gidince yol boyunca uyuyanlar oldu.Ama biz hiç pes etmeden konuşup gülüşüyorduk.Havaalanına varmıştık.Yarım saat bir bekleyişten sonra kötü haber geldi UÇAK İPTAL!!! O akşam 3 uçuş iptal edilmişti. Bir-iki saat sonra Yusuf abi’nin bir arkadaşının kaldığı eve gittik. Sabah saat 07.00’da tekrar havaalanına gittik. Ve sonra İstanbul’a uçtuk. İstanbul’da da bir gece kaldıktan sonra sabah erken kalkıp Letonya’ya gitmek için uçağa geçtik. Nihayet gidiyorduk. Uçakta konuşmalar gülüşmeler derken nihayet uçak inişe geçmişti. Daha sonra birçok araç değiştirerek Daugavplis’e gelmiştik. Orda kalacağımız yer olan Vişki’ye götürmek için bizi bekleyen Letonyalı birkaç kişi vardı. Guruplara ayrılıp araçlara bindik. Serap, Nebile, Sadık ve ben aynı arabadaydık.İlk defa bir yabancıyla İngilizce konuşmanın heyecanını yaşıyorduk.Kalacağımız yere varmıştık.Orada İsviçre’den gelen bir Türk daha vardı.(Necdet abi)Kalacağımız yer bir okul yurduydu.Oraya akşam vardığımız için etrafı göremedik.Gidiş için yolculuğumuz burada bitmişti.Her ne kadar yorucu bir yolculuk olsa da sonradan fark ettik ki değermiş…
Gittiğimiz ilk gece Letonların gecesiydi. O gecede kendi kültürlerini anlatacaklardı. Odalara yerleştikten sonra etkinliklerin yapıldığı yer olan… Okuluna gittik. O gece Letonlar kendi yöresel kıyafetlerini giymişlerdi. Şarkılarını söyleyip onlara ait yiyeceklerini sergilemişlerdi. Orada ilk gecemiz olduğu için yabancılık yaşıyorduk. Herkesin İngilizce konuşması ve bizimde anlamakta zorluk çekmemiz bizi biraz üzmüştü.Ama biraz geçtikten sonra kendimize gelip onların arasına karışmayı denedik.İlk olarak Finlandiya gurubuyla tanışmayı denedik.Gece böyle geçmişti.Odalara geçip tüm yolculuk yorgunluğunu üstümüzden atamak için uyumuştuk.Sabah gözlerimizi Viktorija (Letonya gurubunun lideri)’nin kapıyı tıktıklaması ve ‘’wake up girls’’ demesiyle açtık.Sabah uyanınca ilk olarak pencereden dışarı bakmıştık.Çünkü nasıl bir yerde olduğumuzu merak ediyorduk.Dışarı bakınca bir orman ortasında olan bir okul görünümü vardı.Hazırlanıp kahvaltı için yemekhaneye gitmiştik.Ve sonra okula geçmiştik.Birbirimizi tanımak için küçük bir oyun oynamıştık.Biri kalkıp kendini anlatıyor elindeki küçük etiketi haritanın üzerinde kendi ülkesine yapıştırıyor ve sonrada elindeki küçük topu herhangi birine atıyordu.Bunun gibi bir çok etkinlik yapmıştık.Yumurtaların boyanması, ön yargılarımızı bir kağıda döküp anlatmamız gibi…2. gece Finlandiya gurubunun gecesiydi.Onlarda kendi kültürlerini anlatacaklardı.Kendilerine ait olan oyunları oynadılar.Daha sonra nasıl bir kişiliklerinin olduğunu anlattılar.Kendilerinin çok güçlü bir yapıya sahip olduklarını,içlerinde bir aslanın yattığını, çok fazla ve ağır kahve içtiklerini ve en önemlisi de çok iyi insanlar olduklarını öğrenmiştik o gecede.Gece bitmişti ve yurda geçtik.Sabah ilk günkü gibi erkenden uyanmıştık.Onlarla çok vakit geçirmeye ve onları tanımaya çalışıyorduk…Sabah uyandığımızda dışarıyı bir beyaz örtü kaplamıştı.Ve hava soğumaya başlamıştı.Ogün bizim gecemizdi.Tüm araç ve gereçleri topladık ve yapacaklarımız için toplandık.Programı belirledik.Gece Mardin’i anlatacak cd’yi izletmekle açılacaktı.Sonra gençlik evinin tanıtımı.Reyhaniye oyunu(Necdet abi ve haydar abi ).Folklor (ben,Serap,Sadık,Nebile ve Beşir )ve son olarak kına gecesi, kına gecesi biz kızlara aitti.Sürpriz gelin ve damatı seçtik.Damat Türkiye gurup lideri Serdal Adam, gelin Letonya gurup lideri Viktorija …olarak seçmiştik.Damatın sürpriz olacağını öğrenen Şeyhmus abi üstüne alınmıştı galiba.Çünkü o gece gereğinden fazla süslenmesi fark ediliyordu...O gece her şey mükemmel geçmişti.Kendimizi en iyi şekilde anlattığımıza inanıyorum.Gece bitmişti.Yurda dönmüştük.Günler hızla akıp geçiyordu.Son günlerimizdi.Ve sanki kendi evimizi, kendi yemeklerimizi,hatta suyumuzu özler olmuştuk…
Çok kısa süre içerisinde birbirimize çok fazla alışmıştık galiba. Son iki gün kala kiliseleri, gölleri, belediye ve kültür evine ziyaret yapıldı. Gittiğimiz göller, kiliseler görünümleriyle ve hikâyeleriyle dikkat çekiyorlardı. Daha sonra kültür evi ziyareti yapıldı. Orada halı yapımını öğrendik. Sonra yaptıkları etkinlikleri gösterdiler. Oradan çıktıktan sonra Subate’ye gittik. Orada onlara ait yöresel yemekleri yedik. Gerçekten çok lezzetli yemeklerdi. Sonrada belediyeyi ziyaret etmiştik. Orada gösteriler ve şarkılar söylenip oyunlar oynamıştık. Son günümüz gelmişti. O gün geleceğe mektup yazdık. Yazdığımız o mektuplar Haziran ayında adreslere gönderilecek. Ve daha sonra oynadığımız ^^ melek oyunu^^ vardı. Bu oyunda kutudan çekilen kâğıtta hangi isim çıkarsa onun meleği olunuyor ve onu mutlu edecek şeyler yapılıyordu. Son günde herkes kendi meleğini açıkladı. Akşam olmuştu ve eve dönme vakti gelmişti. O anlık mutluyduk. Nihayet eve dönüyoruz diyorduk. Etrafa son bir defa baktık ve eve dönüş yolculuğumuz başladı.
Önce Letonlarla vedalaşarak Finlandiyalılarla yola devam ettik.1-2 saat sonra Finlandiyalılarla ayrılmak zorunda kaldık. Bu bize çok acı gelmişti. Onlarla birlikte Necdet abinin gideceğini öğrenince daha çok üzülmüştük. Gözü yaşlı bir şekilde ayrıldık. Sonra hava alanına gidip arada sabahladık. Sabah İstanbul’a gitmek için uçağa bindik. İstanbul’a indiğimizde kendimize gelmiş gibiydik. Ama arada da yine vedalaşma vardı. Haydar ağabey’le İstanbul’da Şeyhmus ağabey’le de Ankara’da vedalaştık ve yine biz bize kalmıştık. Mardin’e varmıştık. Ama hava çok fazla sıcaktı. Karın içinde donarken şimdi de güneş altında eriyoruz. Bu proje bana ilklerimi yaşatan bir projeydi ve projede unutulmaz günler yaşamıştık. Projemiz en güzel şekilde bitmişti. Tekrar başka bir projede beraber olup bunun gibi güzel günleri yaşamak dileğiyle. Nice projeler…
MELEK ADAM